Tromboz, damar içinde trombüs olarak adlandırılan pıhtının sebep olduğu tıkanıklık ile seyreden yaşamı tehdit edebilecek derecede önemli bir olay.
13 Ekim bu olayın sebep olduğu hastalıklara dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak üzere “Dünya Tromboz günü” olarak ilan edilmiştir.
Tromboz bir atardamarın ya da toplardamarın içinde gerçekleşebilir ve bu damarın beslediği organa göre de değişik belirtiler verebilir. Örneğin koroner arter olarak adlandırılan kalbe ait bir atardamar içinde tromboz nedeniyle oluşan tıkanıklık kalp enfarktüsüne sebep olur. Benzer şekildeki aynı olay beyin atardamarında gerçekleşmişse beyin enfarktüsüne sebep olur. Bunun akabinde vücudun ilgili bölgelerinde felç oluşabilir.
Tromboz bir toplardamar içinde de oluşabilir. En sıklıkla da bacak toplardamarında olur. Yüzeydeki toplardamarlarda varis oluşumu ile beraber seyredebilir, daha az tehlikelidir. Ancak derin ven trombozu dediğimiz şekilde derindeki damarlarda oluşmuşsa buradan kopan kan pıhtısı (trombüs) damar yoluyla kan içinde kalbe doğru ilerler, kalpten geçerek pıhtı akciğer atardamarına ulaşır. Akciğer (Pulmoner) embolisi dediğimiz ölümcül hastalığa yol açabilir.
TROMBOZ OLUŞUMUNU HANGİ ETKENLER KOLAYLAŞTIRIR?
Rodolf Virchow isimli bilim adamı tarafından tarif edilen ve Virchow triadı olarak adlandırılarak 3 ana başlık altında toplanan sebepler şunlardır:
-Kan akışının yavaşlaması.
-Kan yapısının bozulması.
-Damar iç yapısının bozulması.
Uzun süren yatak istirahati veya uzun mesafeli seyahat sebebiyle hareketsiz kalmak, kalbin pompa yetersizliği kanın akış hızında yavaşlamaya sebep olur. Ayrıca pıhtılaşma faktörleri ile ilgili bazı kan hastalıkları, bazı hormon tedavileri, sigara, enfeksiyon, kanser nedeniyle de kanda pıhtılaşmaya yatkınlık olabilir. Gebelik ve obezite gibi bu olayı kolaylaştıran sebeplerin yanı sıra diabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi damar iç yapısını bozan sebepler de tromboza yatkınlığı artırır.
Comments ( 0 )